Latince adı “tanrıların besini” anlamında Theobromocacao olan
tropik kakao ağacının çekirdek denen tohumlarından yapılan
çikolata, eski uygarlıklarda değerli bir takas materyali olarak
kullanılıyordu. En eski izlerine ise 4.000 yıl önce kakaonun
Honduraslı yerliler tarafından keşfedilmesiyle rastlanır. Kakao
çekirdeklerinden bir içecek üretmeyi başaran Honduraslılar için ilk
zamanlar bu içecek oldukça “acı”ydı.
İlk ortaya çıktığı dönemlerde ancak kraliyet ailesi, yöneticiler,
rahipler, rütbeli askerler, onurlandırılmak istenen tüccarlar
tarafından tadılabilen çikolatanın Avrupa’daki yolculuğu, İspanyol
kâşifler Kristof Kolomb ve Hernán Cortés’in, 16. yüzyılda Orta
Amerika’ya yaptıkları gezide çikolata içeceğini görüp, vatanlarına
götürmeleriyle başlar.
Günümüzde yetiştiricileri tarafından “nazlı bir bitki” olarak
betimlenen kakao ağacına hasadı sırasında oldukça nazik
yaklaşılması gerektiğinden kakao meyveleri, binlerce yıldır
geleneksel yöntemlerle tek tek elle toplanır.
Kakao meyvelerinden lezzetli bir çikolata yaratmak için kritik
öneme sahip olan kakao çekirdekleri ise yine aynı özenle, bir pala
yardımıyla tek tek çıkartılır ve muz yapraklarıyla üstü örtülerek
fermente edilir. Fermantasyon süresinin uzunluğu çikolata
için kullanılan kakao aromasının yoğunluğuyla doğru orantılı
olduğundan bu süre yine oldukça sabır isteyen, önemli bir süreçtir.
Çikolataya Nasıl Farklı Tatlar Verilebilir?
Her haliyle leziz bir ürün olarak çikolataya farklı tatlar verilebilir.
Bu anlamda vanilya, en çok tercih edilen aromadır. Çikolata yapım
sürecinde vanilya özü ya da yapay bir vanilya aroması kullanılarak
vanilyalı çikolata elde edilebilir.
Ayrıca portakal ve limon gibi narenciye aromaları da yine en çok
kullanılan tatlardandır. Meyve aromalı bir çikolata elde etmek için
erimiş haldeki çikolataya dilediğiniz meyve ile aromalandırılmış
tatlandırıcıyı ekleyebilirsiniz. Bunlara ek olarak fındık, yer fıstığı,
Antep fıstığı gibi yemişleri bütün ya da parçalar halinde yine erimiş
çikolataya eklemeniz yeterli olacaktır.